Bozkurt Güvenç, kültürü, “Doğanın yarattıklarına karşılık, insanlığın yarattığı her şeydir. ” diye tanımlıyor. Bu tanıma tamamen katılıyorum. Bununla birlikte burada geçen “her şey ” kavramı, insanın yalnızca gereksinimlerine göre üretip belli biçimlere soktuğu araçları değil, o araçlarla yapılan işleri; düşünceyle, duyguyla, yaratı gücüyle oluşturduğu sanat, bilim, teknik alanlarında ortaya koyduklarını da kapsıyor. Düşünmek, duyumsamak, beceri yeteneği insana özgüdür. İnsan, varlık bilincine erince doğaya egemen olup onu kendine göre biçimlemeyi düşünmüştür.
Bu metinde aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı yoktur?
Fütürizm, İtalya ’da başlayan bir resim, heykel ve edebiyat akımıdır. 20. yüzyıl başlarında ortaya çıkan bu akım geçmişe, şimdiki zamana, geleceğe ait duyumları aynı anda anlatmaya çalışır. İtalyan şair ve tiyatro yazarı Filippo Tommaso Marinetti 1909 ’da “Le Figaro ” gazetesinde fütürizmin esaslarını belirten bir yazı yayımladı. Böylece fütürizm akımı başlamış oldu. Marinetti ve arkadaşları, devrin gereklerine uyarak tehlikeyi, canlılığı seven, makine devrinin mucizelerine ayak uydurabilen sanatçıların bu esaslara göre eserler vermelerini istiyorlardı.
Verilen metinle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Düş kurmadan yaşanan bir hayatı bitkisel hayata benzetirim. Yeni atılımlar yapıp yeni bir işe başlamak, daha iyiye ulaşmak düş kurmadan gerçekleşebilir mi?
Bu sözleri söyleyen bir kişi için düş kurmak aşağıdakilerden hangisi olamaz?
Fazla romantik ve bilimdışı bulduğu herkesi eleştirirdi. Kahramanlarını abartılı ve olağanüstü bulurdu. Ona göre fotoğraf titizliğiyle verilen eserler başarılıydı.
Bu parçaya göre, yazar konularını nasıl anlatır?
Fotoğraflar tüm duyguları anlatmak için yeterli değil. Bu nedenle işin içine giriyor daktilonun tuşları. Çünkü yazı gördüğümüz, düşündüğümüz her şeyi ifade edebilme gücüne sahip.
Bu parçaya göre, yazarın duygularını anlatmak için hangisini kullanması beklenir?
İnsanı yaratan en temel duygudur sevgi çünkü iliklerimize kadar sevgi doluyuz. Bilmiyoruz ama sevgiyi kullanmayı. Dostluktan, acımaktan, güzelliklerden, bağlanmaktan korkuyoruz. Yazarlığım boyunca sevgiden korkmamaya çalıştım bu yüzden.
Parçaya göre, kullanmayı bilmediğimiz duygu hangisidir?
Bir insanın para kazanma düşüncesi ve sanat sevgisini bir arada bulundurabileceğine inanmıyorum. Sanat, yanında hiçbir şey istemeyecek kadar kıskançtır çünkü. Para küçük hesapların düşmanıdır ancak bu durum sanat yapanların bundan para kazandığı gerçeğini de değiştirmiyor tabi.
Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Bu şairin şiirlerini okumak cesaret ister. Dizeleri hemen anlaşılmaz. Anlamak için uzun uzun düşünmek, sözcüklerin altında yatan diğer anlamları da bulmak gerekir. O anlamlara ulaşınca da ruhumuza dokunduğunu görüp şaşırırız.
Metinden hareketle şair için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Hepimiz başarılı olmak isteriz. Başarıyı talihe, rastlantıya, kadere bırakmamalıyız. Unutmayalım ki talihin yarısı bilgidir ve bizi hayata hazırlar.
Bu sözleri söyleyen bir kişinin aşağıdakilerden hangisini yapması beklenir?
Masal yazarları, yazdıklarını çocuklara okutup onların tepkilerine göre eserlerini düzeltseler güzel olacak. Böylece varlığını bildiğimiz ancak girmeyi denemediğimiz o çocuk dünyasını ve hayallerini görebiliriz.
Bu cümleleri söyleyen birinin aşağıdakilerden hangisini yapması beklenemez?
1. Tatilimin her günü bir başka güzeldi o köyde.2. Geçen seneki yaz tatilimizi dedemlerin yemyeşil ağaçlarla bezeli şirin mi şirin köy evinde geçirdik.3. Şehrin stresli günlerinin acısını çevreyi gezip dolaşarak, yaşıtlarımla oynayarak çıkarıyordum.4. Çünkü köyün yemyeşil çayırlarında alabildiğine özgürdüm.
Numaralandırılmış cümlelerle kurallı ve anlamlı bir parça oluşturulduğunda doğru sıralama aşağıdakilerden hangisi olur?
1. Yatağımın sıcaklığını terk ettiğim saniyelerde rüzgar, adeta camları dövüyordu.2. Ne kadar soğuk bir sabaha açmıştım gözlerimi.3. Odayı havalandırmak için birkaç dakikalığına camı açtığımda kesici ve parçalayıcı kışı yüzümde hissettim.4. Gecenin bütün sıcaklığını emmiş terliklere ayaklarımı soktuğumda sanki bir buz kütlesine basmış gibi hissettim.
Numaralandırılmış cümlelerle anlamlı ve kurallı bir parça oluşturulduğunda doğru sıralama aşağıdakilerden hangisi olur?
Avcılar peşinde, alageyik önlerinde bütün gücüyle kaçıyormuş. Alageyik bir bağa dalmış, asmalardan birinin altına saklanmış. Avcılar görmeyip geçip gitmişler. Alageyik tehlike geçince doğrulmuş.Taze, yeşil asmaya dayanamamış, başlamış kemirmeye. Hatır hutur yerken, sesi avcıların kulağına erişmiş. Yakınlarda bir yerde bir av var galiba, demişler. Oklarını çıkarıp yaylarına geçirmişler, gerip gerip atmışlar. Okun biri alageyiğin yüreğini saplanmış ve yere yıkılmış. Ölürken “Bunu hak ettim. Asmaya sığınıp canımı korudum, sonra onun iyiliğine karşılık tuttum yapraklarını, filizlerini yedim. İyiliğe karşı kötülük ettim. ” demiş.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçadaki olaylardan biri değildir?
Güneşin yüzünü göstermeye başladığı saatlerde "balık istifi ” denilen o kımıldanmaz, o nefes almaz kalabalıkla taşacakmış gibi dolu olan şirket vapurunun kenarında, kaptan kulesinin altındaki dört ince, beyaz demir direğin içine, üç arkadaş çömelmiş, savaştan, parasızlıktan, bulgurdan bahsetmemek için eski zamanları hatırlıyor, dertleşiyorduk! Hava sıcaktı. Boğaz´ın tepelerindeki tek tük korular parlıyor, deniz düz mavi bir kadife gibi uzanıyordu. Başka milletlerin elinde olsa, bizim içinde yalnız sıkıntı duyduğumuz bu eğlencesiz, bu zevksiz, bu neşesiz İstanbul, kim bilir nasıl bir dünya cenneti olurdu?
Bu parçada zaman aşağıdakilerden hangisidir?
Aslan ormandaki hayvanları sarayına davet etmiş. Hem onlarla tanışmak hem de ormanın sorunlarını konuşmak istiyormuş. İçeri ilk giren ayı saraydaki kokuyu beğenmemiş. Eliyle burnunu tutup yüzünü buruşturmuş. Ağzından da “Öff çok pis kokuyor. ” sözleri dökülmüş. Aslan bu işe çok kızmış. Sarayını kötüleyen ayıyı bir pençede yere serip öldürmüş. Ayıdan sonra saraya giren maymun, olanları gördüğü için “Efendim sarayınız mis gibi kokuyor. ” demiş. Aslan maymuna da kızmış. Abartıyor, bana şirin görünmek istiyor diyerek bir pençede maymunun da işini bitirmiş. Bütün bu olayları gören tilki, aslanın huzurunda tek bir söz bile söylememiş. Bu kez aslan sormuş. “Söyle bakalım sarayımı beğendin mi? Kokusu nasıl?" Tilki: “Sayın kralım, ben bu günlerde nezle olmuşum da burnum koku almıyor. ” demiş.
Bu parçadaki karakterlerle ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
Bir çınar ağacıyla narin bir saz küçük bir ormanda komşuymuş. Çınar akşamüstü saza tepeden bakarak şöyle demiş: “Bir kendime, bir sana bakıyorum da acıyorum sana ne kadar ince ne kadar narin canlılarsınız böyle. En küçük rüzgarda hemen beliniz bükülür. ” Saz içini çekerek “Haklısın ” demiş. Çınar iyice küçümsemiş onu. “Gövdem senin gövdenin neredeyse bin katı. Dallarımın sıklığından güneş kollarını toprağa ulaştıramıyor. Dilersen sen de gel benim gölgeme sığın birlikte yaşayalım. ” Saz çınarın sözlerini gülerek karşılamış. “Ben inceyim ama gövdem esnektir benim ama sen... ” der demez bir rüzgar bir fırtına ortalığı birbirine katmış. Rüzgar zavallı ulu çınarı kökünden söküp atmış.
Bu parçaya yönelik aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi yanlıştır?
Tramvay beklediğim şu dakikalarda yatağım o munis halini kaybetmişti artık içimde. O sadece bir yataktı, içinde yatabildiğim için mutlu değildim.
Sabahçı kahvelerini kapamadan evvel birkaç tane gece barınma evine şiddetle ihtiyacı olan İstanbul şehrinin kışı, bazen ne kadar uzun, ne kadar uzun ve bitmez tükenmez bir kabustur; bilen bilir.
Bu parçada olay nerede geçmiştir?
Vaktiyle bir köle kaçıp ormana sığınmış. Etrafta gezinirken iniltiler içinde ızdırap çeken bir aslan görmüş. Önce korkup kaçmaya yeltense de aslanın yerinden hiç kıpırdamadığını, yalvaran gözlerle kendisine baktığını görüp durmuş. Aslan kanayan pençesini uzatıyormuş ona. Köle dikkatlice bakınca aslanın pençesine büyük bir dikenin saplandığını görmüş. Dikeni çıkarıp yarayı temizleyen köle, gömleğinden kopardığı bezle de iyice sarmış. Rahatlayan aslan, ayağa kalkıp kölenin ellerini yalamaya başlamış. Sonra da önüne düşüp yaşadığı inine götürmüş. Her gün yakaladığı avları ine taşıyıp köleye yardım ediyormuş.
Bu parçadaki olay nedir?
