I- "Dudaktan Kalbe', 'Akşam Güneşi' ve 'Bir Kadın Düşmanı'nda" bireysel konuları işler.
II- "Çalıkuşu', 'Kan Davası', 'Yeşil Gece', 'Acımak', 'Kavak Yelleri'"Reşat Nuri Güntekin’in Anadolu'yla ilgili romanlarıdır.
III- "Kızılcık Dalları', 'Miskinler Tekkesi' ile 'Son Sığınak" romanlarında eğitim, toplum ve aile konularını işler.
IV- "Gizli El', 'Eski Hastalık', 'Yaprak Dökümü', 'Acımak" romanlarında Anadolu'yu ve toplumsal sorunları ele alır.
V- "Damga', 'Harabelerin Çiçeği', 'Gökyüzü" romanlarında II. Abdülhamit Dönemi’ni işler.
Numaralandırılmış cümlelerin hangilerinde Reşat Nuri Güntekin’in eserleriyle ilgili verilen bilgi doğru değildir?
Aşağıda verilen yazar-eser eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
"Mehmet'in kendisine gün geçtikçe biraz daha ısındığını, benimsediğini görüyor, gururla karışık bir mutluluk duyuyordu."
Verilen cümlede anlatım bozukluğunu gidermek için aşağıdakilerden hangisi yapılmalıdır?
Kadın yaklaşınca hâlâ şaşkın şaşkın gülümseyen oğlunu bileğinden yakaladı:Bu ne hâl? Kimlerle konuşuyorsun? Ve öteki elindeki şemsiyeyi, elini arkadaşının avucunda bırakan küçük satıcının omzuna vurdu. Sonra haykırdı:– Pis, baksana, senin konuşabileceğin insan mı bu? Çocukların kolları birbirinden ayrılıp aşağı sallanıverdi. Küçük satıcının gözleri kolunun acısından yaşla dolmuştu. Arkadaşının gözündeki yaşları gören çocuk, henüz birçok şeyi öğrenmediği için ruhundan fışkıran bir isyanla:– Anneciğim, o benim mektep arkadaşım! Kadın, yüzü kıpkırmızı kesilerek oğlunun sözünü kesti:– Ben yarın mektebinize de telefon edeceğim. Sana kendi seviyende olmayanlarla arkadaşlık etmeyi gösteririm! Oğlunu kolundan çekti. Geride kalan küçük satıcı ile anasına, yerin dibine geçirmek ister gibi tahkir edici ve ezici bakışlar atarak yürümeye başladı.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçadaki kahramanların özelliklerinden biri değildir?
Sanırım bu söylenti başkanın da kulağına gitmiş olsa gerek.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunu gidermek için aşağıdaki değişikliklerden hangisi yapılmalıdır?
19. yüzyılın toplumsal ilerlemeye, insanlar arası iletişimin gelişimine olan iyimser inancını paylaşmayan bu yazarlar dış dünyaya, topluma değil, insanın iç dünyasına, bilincin karmaşıklığına eğildiler. Klasik gerçekçi romanın üç ana öğesi, yani olay örgüsü, karakter ve çevre modernist romanda önemlerini yitirirler ve onların yerini ön plana geçen örüntü, simge, imge, ritim ve bakış açısı gibi öğeler olur. Bundan ötürü de özellikle olay örgüsünden sıyrılma çarelerini arayan modernist roman, şiire ya da müziğe yaklaşmaya çalışır.
Berna Moran, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edilen edebî akıma bağlı yazarlara örnek gösterilemez?
İyi bir anlatımda bulunması gereken özelliklerden biri açıklıktır. Açık bir anlatımda herhangi bir belirsizliğe, kuşkuya yol açacak ifadeye yer verilmez.
Buna göre,
I. Bu masa eskisi kadar sağlam değil.
II. Böreğinin tarifini kimseye vermez.
III. Arkadaşımın bahçesi âdeta bir çiçek bahçesi.
IV. Canım Ege! Elbette sen denizlerin sultanısın.
V. Afişler üç beş günde bir değiştirilirdi.
yargılarının hangilerinde anlatımda açıklık ilkelerine uyulmamıştır?
Aşağıdakilerin hangisinde yapıt, birlikte verildiği yazara ait değildir?
Aşağıda verilen Orhan Kemal’in eserlerinden hangisi uzun hikaye türündedir?
Bilinç akışı tekniği ile ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?
Taksiye binen adam başını çevirdi ( ) şoför bekliyordu ( ) İsteksizce mırıldandı ( )
− Havaalanına ( )
Bu parçada yay ayraçlarla ( ) belirtilen yerlere, aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
Kimse birbirini düşünmez, kendi işinin bittiğine bakar.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır?
Ayaklar kemik, bağ ve kaslardan meydana gelmişlerdir.
İngiltere’de Soytarının Kızı adıyla çıkan bu roman, sanatçı yurda dönünce genişletilerek yeniden yayımlanmıştır. Romandaki olaylar, II. Abdülhamit dönemi İstanbul’unun bir kenar mahallesinde geçer. Mahalle imamının kızı Emine, Kız Tevfik, Emine ve Tevfik'in kızı Rabia, Mevlevi şeyhi Vehbi Dede, Piyanist Peregrini gibi kişilerin ana kadrosunu oluşturduğu bu romanda töreler geniş yer tutar.
Bu parçada sözü edilen roman, aşağıdakilerden hangisidir?
Bu roman, yazarının en önemli yapıtı kabul edilir. Romanın başkişisi Feride, küçük yaşta annesini kaybetmiş, teyzesinin himayesinde büyümüş bir kızdır, iyi bir öğrenim gören Feride'nin, iradesi kuvvetli bir kişiliği vardır. Teyzesinin oğlu Kâmran, Feride'ye âşık olur ve onunla evlenmek ister. Sonunda nişanlanırlar. Düğüne birkaç gün kala ortaya çıkan bir kadın, Feride'ye Kâmran'ın Avrupa'da hasta bir kıza evlenme teklif ettiğini söyler. Bunun üzerine Feride, teyzesinin köşkünden kaçar ve lise diplomasına güvenerek Anadolu'da öğretmenlik yapmak için başvurur.
Bu parçada sözü edilen roman aşağıdakilerden hangisidir?
Halide Edip Adıvar'ın en tanımış romanları arasında yer alır. Bu romanda, Ayşe'nin kocası ve çocuklarının İzmir'in işgali sırasında Yunanlılar tarafından şehit edilişiyle gelişen olaylar anlatılır. İzmir işgale uğrayınca Ayşe, önce İtalyan bir ailenin yanına sığınır, ardından da İstanbul’daki akrabası Peyami'nin yanına gider. Bu sırada, Anadolu'nun işgali mitinglerle protesto edilmektedir. Bir süre sonra Ayşe, Peyami ve Binbaşı ihsan ile Kuvayı Milliye'ye katılmak için Anadolu'ya geçer. Savaşta Ayşe ve İhsan ölür. Çatışmalarda yaralanan Peyami de Ankara'daki bir hastanede yaşamını yitirir.
Bu parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
Yakup Kadri, Milli Edebiyat akımının başladığı günlerde Fecr-i Aticilere karşı genel bir karşı duruşu başlattıklarına değindikten sonra bu konuda şunları söyler: "Gerek Refik Halit’in gerek benim üslubumuz daima sadeliğe doğru gelişmekteydi ve bir gün gelecek, 1911'de Selanik'te yayımlanmaya başlanan dergide, 'Yeni Lisan' denilen ağdasız ve temiz Türkçenin en güzel örneklerini vermek, en az o derginin başyazarı kadar bize nasip olacaktı."
Bu parçada, Yakup Kadri'nin sözünü ettiği dergi ve başyazarı aşağıdakilerden hangisidir?
................, Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun en başarılı romanı sayılır. Anadolu köylüsünün gerçeklerini dile getirdiği ve Türk aydını ile köylüsü arasındaki uçurumu gözler önüne serdiği için övülmüştür. Roman hem Anadolu'yu ve köylüyü konu edinen ilk önemli roman olmasıyla hem de olumsuz bir gerçekliği şiirsel bir üslupla dile getirmedeki başarısıyla Türk roman tarihinde saygın bir yere sahiptir.
Yakup Kadri, bu romanda karakterlerin "dil kullanımlarına" değil, daha çok hem işgalcilerin hem de Batı hayranlığı içinde olan bazı İstanbulluların ahlâkî yozlaşmalarına mercek tutmuş, hatta mercekten gördüğü hâlleriyle abartılı sahneler sunmuştur. Ahlak bozuklukları nedeniyle Tanrı tarafından lanetlenen kentler ne ise, Yakup Kadri için de işgal altındaki İstanbul’un bazı mekânları öyledir. Romanda yabana subaylara hayranlık duyan gençler, Anadolu'daki mücadeleyi köstekleyip hayran oldukları Batı'dan medet umanlar, kendi kültürüne ve halkına yabana kalanlar, işgalcilerle her türlü işbirliğine hazır bulunanlar, fazla aranmadan rahatça bulunabilmekte.