SORU BANKASI Filtrele

Hikaye Ünite / Modül Soruları


Soru 1

Cumhuriyet Dönemi’nin başlarında yaşamış sanatçılardandır. Toplumcu gerçekçi anlayışla hikâye, roman ve şiir türünde eserler vermiştir. Olay hikâyesi geleneğini kendine özgü, farklı bir akışla sürdürmüştür. Cumhuriyet’in ilk yıllarında edebiyatta görülen köye ve köylü yaşamına ve sorunlarına yöneliş, eserlerinde önemli bir yer tutmaktadır. Yazar; Anadolu’nun çeşitli şehir, kasaba ve köylerinde öğretmenlik ve farklı görevler için bulunmuş; böylece yakından tanıdığı köy ve kasaba insanlarının mizacını, yaşayışını, sorunlarını eserlerinde konu edinmiştir.

Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edilen yazarın eserlerinden biri değildir?

A) Telli Kavak B) Değirmen
C) Kağnı D) Ses
E) Yeni Dünya

Soru 2

Memlekete, insanlığa yararlı birşey(I) yapabilmek, zamanı iyi kullanmakla mümkün olabilir. Zamanlarını iyi değerlendiremiyen(II) gençler günün birinde yaşlandıkları zaman hiçbir şey(III) yapmamış olmanın acısı ile kıvrana bilirler(IV). Boşa geçirdikleri zamanın kendilerine neler kaybettirdiğini anladıklarında ne yazıkki(V) iş işten geçmiş olur.

Bu parçada geçen numaralanmış sözlerin hangisinin yazımı doğrudur?

A) IB) IIC) IIID) IVE) V

Soru 3

Aşağıdaki parçaların hangisi kahraman anlatıcı bakış açısıyla yazılmıştır?

A) Bu arada da ilkin çocuklarının mektep taksitleri için gönderdiği paranın makbuzunu nereye koyduğunu düşündü. Sonra, karısının, para yetiştiremiyorum, diye sızlanmasını hatırladı. “Ben burada aç duracak, değilim ya!”
B) Tepedeki kızgın güneş, gölgesini ayaklarının dibine, koyu bir yuvarlak olarak düşürüyor, her bastıkça ayakları bileklerine kadar yolun kızgın tozları içine gömülüyordu. Üst başı toz içinde kalmış,; boynundan yüzünden süzülen terler tozla karışıp çamur olmuştu.
C) Yürüdüğü toprak yarılmış, yarıklar örümcek ağı gibi dal dal her tarafa yayılmıştı. Ayağının biri bir yarığa girip burkuldu. Müthiş acıdı. Acıdan olduğu yere çöküverdi. Toprak etini kızgın demir gibi dağladı. Sıcağın acısı... Toprağın acısı...
D) Dışarda güneş, kasabanın eğri büğrü, bozuk, parkeleri sökülmüş caddesine alabildiğine çökmüştü. Karşı damın kirli duvarının köşesindeki kalın yapraklı incir ağacının koyu gölgesine dili bir karış dışarda bir köpek upuzun serilmiş uyukluyordu.
E) Birkaç aydır bu köydeydim. Bu süngerci köyüne sünger avcılığına gelmiştim. Artık dönüyordum. Kasabaya gitmek için gün ışımadan çok önce uyanmak, yokuşu çıkmak, uzun kayanın dibine kadar yürüyüp oradan kayığa binerek koyun öteki yanına geçmek gerekti.

Soru 4

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde virgülün kullanım amacı diğerlerinden farklıdır?

A) Gezdiği ülkelerden kalemler, pullar ve antika paralar toplardı.
B) Giderek kendimi bir sahne üstünde sanarak ellerim, gözlerim, kaşlarımla türlü mimik oyunları yapmaya geçtim.
C) İnsanlarla ilişki kurmadan, onlara sevgi çelenkleri fırlatmadan yazılan günlük; edebiyat günlüğüdür.
D) Muhsin Ertuğrul, oyun yazarı olarak beni iteklemeseydi bugün ben oyun yazarı değildim.
E) Bugün hoşumuza giden iri lakırdıları sıralayan şairlerden, ukalalardan öcümüzü alıyor.

Soru 5

Aşağıdaki yazar/eser eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?

A) Küçük Şeyler, Memduh Şevket Esendal
B) Sarnıç, Sait Faik Abasıyanık
C) Abdullah Efendi'nin Rüyaları, Ahmet Hamdi Tanpınar
D) Gurbet Hikâyeleri, Refik Halit Karay
E) Gizli Mabet, Ömer Seyfettin

Soru 6

Kapının zili ( ) Dışarıdan bir ses ( )"Süt ( )" Her gün bir ya da birkaç kez çalar kapıyı bu sütçü ( ) Ben de her kez kapıyı açar ( ) yüzümü tatlılaştırır ve ( ) Biz süt almıyoruz. ( ) derim.

Bu parçada parantezlerle belirtilen yerlere aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangisi getirilmelidir?

A) (?) (:) (?) (.) (;) (') (')  B) (?) (;) (!) (,) (,) (:) (?) 
C) (...) (:) (!) (.) (,) (") (")  D) (.) (,) (.) (.) (,) (") (") 
E) (.) (:) (?) (:) (:) (') (') 

Soru 7

(I) Anadolu’nun güzelliklerinin peşine genellikle yaz aylarında düşülür. (II) Dağları, ormanları, gölleri ve sahilleriyle Anadolu, kış mevsiminin de çok yakıştığı bir coğrafyadır. (III) Kar, beyaz bir örtü hâlinde kentlerin üzerine iner. (IV) Köyler, kasabalar bambaşka bir güzelliğe bürünür. (V) Beyaz kubbeli camilerden başlayıp cumbalı evlerin yorgun çatılarına tüy tüy yağar.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinin öge dizilişi “özne, zarf tümleci, dolaylı tümleç, yüklem” şeklindedir?

A) I.B) II.C) III.D) IV.E) V.

Soru 8

“İnsanlara maddi refah sağlamayı hedef alan çağdaş medeniyette gittikçe artan manevi susuzluğa, ruhi bunalımlara karşı, Mevlâna’nın doyurucu, gür bir kaynak olduğunu söyleyenler vardır.” cümlesinde hangi öge vurgulanmıştır?

A) Özne B) Belirtili nesne
C) Belirtisiz nesne D) Zarf tümleci
E) Dolaylı tümleç

Soru 9

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde özne de yüklem de isim tamlamasından oluşmaktadır?

A) Mücadele etmeyen, baştan kaybeder.
B) Dünyanın en büyük sorunu çevre kirliliğidir.
C) İnanan insanın huzurunu hep inancında aradım.
D) En büyük mirasımız, sahip olduğumuz terbiyemizdir.
E) Merhameti olmayanın kuvveti, zorbalığa ve kötülüğe işler.

Soru 10

Aşağıdaki cümlelerden hangisinin öge dizilişi “özne, belirtisiz nesne, yüklem” şeklindedir?

A) Hatırladığımız sürece hiç kimse bu dünyadan asla gitmiş sayılmaz.
B) Ezber, hafızamıza emanet edilen bir şeyi saklamaktır.
C) Büyük hedefleri olanlar, büyük sıkıntılardan geçerek başarıyı yakalarlar.
D) İnsanoğlu doğanın içinde yaşadığını unutmuş gibi davranıyor.
E) Mevlâna: “Ya olduğunuz gibi görünün ya da göründüğünüz gibi olun!” der.

Soru 11

Koyunpazarı’nda bir ufacık dükkân… Bir küçük ocak yanıyor, bir ufak çocuk körük çekiyor. İhtiyarlamış, küçülmüş, aksakallı, küçük yüzlü bir adam, gözünde çifte gözlük, mini mini halkaları ateşte ısıtıp zincir bağlıyordu. Ne hoş manzara, gözüm ilişti. Dükkânın önünde kaldım. Bir çilingir dükkânı... Ufak kilitler, eski zaman kapı halkaları, rezeler, menteşeler, hayvan zincirleri. Böyle ufak tefek şeyler yapıyor. Bunlardan pek çok da yapmış, dükkânın ötesine berisine asmış.

– Kolay gelsin, usta.
– Kolayı başına gelsin!

Bir tarafa dayanıp durdum.

Bu parçada aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangileri kullanılmıştır?

A) Açıklayıcı -tartışmacı B) Öyküleyici - kanıtlayıcı
C) Betimleyici -kanıtlayıcı D) Açıklayıcı - tartışmacı
E) Öyküleyici - betimleyici

Soru 12

Nizamettin Bolayır Üsküdar iskelesine yürüdü. Boğaza ilk vapurun müşterileri az olur. Aslında Yeniköy otobüsü ile gidip karşıya geçmek de var ama Nizamettin Bolayır daha uzun olmasına karşın vapuru yeğliyor. Sekiz buçukta işbaşına yetiştikten sonra… Nizamettin Bolayır her zaman olduğu gibi üst güvertenin en önüne oturdu. Burası onun her günkü yeri. Limana baktı. Deniz çalkantılı. Serin bir rüzgâr yüzünü okşuyordu. Nedensiz sevindi. Mutluydu. Yüzünden belli. Mutluluğun nereden geldiğini düşünmedi bile.

Bu parçada geçen kahramanla ilgili aşağıdakilerden hangisine kesinlikle ulaşılamaz?

A) Hayatından memnundur.
B) Vapur yolculuğunu tercih eder.
C) İş yerine zamanında varmaya çalışır.
D) Ulaşımda otobüsü de kullandığı olmuştur.
E) Hayatında bazı alışkanlıklara rastlamak mümkündür.

Soru 13

Aşağıdaki soruların hangisinin cevabı zarf tümleci de dolaylı tümleç de değildir?

A) Kütüphaneden mi geliyorsun?
B) İskeleye kadar bizimle kim koşacak?
C) Neden birçok şey sana tuhaf geliyor?
D) Bu bahçedeki çiçekler ne zaman açacak?
E) Hasan eve eli boş dönmeye mi karar verdi?

Soru 14

Aşağıdakilerin hangisinde ögelerden biri cümle hâlindedir?

A) Sanat elde altın bileziktir.
B) Sevgi insanlığın özüdür, derler.
C) İyilik güzelliğin yanında otururmuş.
D) Asıl mutluluk sebepsiz mutluluklardır.
E) Biz dünyadan ayrılalı dünya epey değişmiş.

Soru 15

Boş gözlerle önündeki ölü tarlaya bakıyordu. Deli gibi de başı dönüyordu. Arada bir de, durup durup sayıklar gibi: “Vay,” diyordu, “vay boşa giden emeklerim!” Baştan aşağı evin içinde yürüdü. Sonra kapıya kadar gitti. Sonra geri döndü. Oğlakla oynayan küçük çocuğu kucağına alıp havaya kaldırdı. Sonra usulcana oğlağın yanına geri koydu. Sonra karısına doğru bir iki adım attı. “Tohum çürüdüyse Allah’tandır.” dedi. “Ben Çukurova’ya giderim.” dedi. “Ne kadar para kazanırım bir gör!” Ta yüreğinden, yüreği sökülürcesine bir “Aaaah!” çekti. “Korkma gayrı, ben o zamana kadar yetiştiririm sana parayı. Komşularda da ödünç un alacak kimse yok. Milletin hepsi bizim gibi.” Kadın gene aldırmadı. İşte bu tutum Mehmet’in içine dert olup kalıyordu. Mehmet kıvranıyordu. Kadınsa çenesini sağ dizine dayamış, gözlerini de ocağın küllerine dikmişti.

Bu parçaya hâkim olan duygu aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yalnızlık
B) Evlat sevgisi
C) Para kazanma hırsı
D) Harcanan emeğe hayıflanma
E) Rahat bir yaşama duyulan özlem

Soru 16

Çocuklara yardımlaşma ve paylaşmayı öğretmenin zorlu bir süreç olduğunu aileler ve öğretmenler sık sık dile getirir.

Bu cümlede aşağıdaki ögelerden hangisi yoktur?

A) Özne B) Yüklem
C) Dolaylı tümleç D) Zarf tümleci
E) Belirtili nesne

Soru 17

Kaşları çatılmıştı. İçi içine sığmıyordu. Kocaman, sarı tahta bavulunun üstüne oturmuştu. Yerinde duramıyordu. Sırtını duvara vermişti. Şapkası, şalvarı, mintanı, ceketi, ayakkabısı yepyeni, pırıl pırıldı. Fabrikadan şimdi çıkmış gibi... Mintanı sarı çizgiliydi. Göze batıyordu. Kalabalık gidip geliyordu. Kalabalık telaşlı. Gözlerini uzayıp giden demir yoluna dikmişti.

Bu parçada geçen aşağıdaki deyimlerin hangisinin açıklaması yanlış verilmiştir?

A) Yerinde duramamak: Sürekli kıpırdanmak
B) Kaşı (kaşları) çatılmak: Öfkelenmek, kızmak
C) Göze batmak: Davranış ve yetenekleriyle ilgi ve önem kazanmak
D) İçi içine sığmamak: Telaş, sabırsızlık, coşkunluk göstermekten kendini alamamak
E) Gözünü (gözlerini) (bir şeye) dikmek: Gözünü ayırmadan bir yere veya bir kimseye dikkatle bakmak

Soru 18

Memed Efendi: “Güvencim evvel Allah, sonra bu. Yiğit delikanlı, Allah bağışlasın. Er olan dönmez sözünden.” Delikanlıya: “Bak hele yeğenim şu ettiğin işe! Onlar mı fıkara? Sürmeyi gözden çeker onlar, gene haberin olmaz. Beeen, ben bilirim onları ancak!. Fıkaraaaa! Yani şu Yeriyokuşlular yok mu? Bir adam ekmek yemesin yani, gözlerine batar. Bir aralar dükkân bilmez iken, ben veresiye verdim onlara. Amma bu çocuk yiğit. Dehlerler gider. Yürekleri acımış!. Bizim çoluk çocuk ne yiyecek? Bu yaştan sonra el içinde sürüm sürüm.

Aşağıdakilerden hangisi bu metnin üslup özelliklerinden değildir?

A) Deyimlere yer verilmiştir.
B) Devrik cümleler kullanılmıştır.
C) Anlaşılması güç, ağır bir dil kullanılmıştır.
D) Gözlemci bakış açısıyla kaleme alınmıştır.
E) Kişiler, ağız özelliklerine uygun konuşturulmuştur.

Soru 19

Ana, hışımla “Uyandırmam!” dedi. “Uyandırmam! Acımızdan öleceksek de ölelim. Bir çocuğun çalışmasından ne olur?” Gözleri incecik kolda. Şimdiye kadar, çocuğun bunca zayıf olduğunun farkına neden varmadığına şaşıp kalıyor. “Acımızdan öleceksek de ölelim.” Uzun, örgülü saçını ağzına alıp hırsla çiğnedi. Aşağıdan kocası bağırdı: “Gene uyanmadı mı?” Kadın, yalvarır bir sesle : “Ne istersin çocuktan?” dedi. “Daha parmak kadar. Kemikleri kırılacak, öyle ince işte...” Koca huysuzlandı: “Bugün mutlak uyanmalı. Uyanmalı diyorum sana! Çalışsın, alışmasın tembel. Çocuklukta pişmeli.” Kadın, mırıltı hâlinde, korka korka : “Kolu öyle ince ki...” dedi. Çocuğun başına varıp durdu. Gönlü tüy gibi hafif bu çocuğu uyandırıp bu cayır cayır sıcakta işe göndermeye razı olmuyordu.

                                                          Yaşar KEMAL, Sarı Sıcak

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi anneye ait bir özelliktir?

A) Sabırlıdır. B) Cesurdur.
C) Disiplinlidir. D) Merhametlidir.
E) Alçak gönüllüdür.

Soru 20

Aşağıdaki cümlelerin hangisi, öge sayısı bakımından diğerlerinden farklıdır?

A) Ayyuk, uzaklığı belirtmek amacıyla kullanılan bir yıldızdır.
B) Mutluluk, bir yola bilerek giden şuurlu insanların hakkıdır.
C) Mutsuz insan, başkalarının ızdırabıyla rahat eden kimsedir.
D) Ebced, Arap alfabesinin sıralanış formülüne verilen isimdir.
E) Felsefe, bize herhangi bir konuda soyut düşünmeyi öğretir.
Seçilen
Soru
Sayısı
0
1234
4 Sayfada Toplam 67 soru listeleniyor