SORU BANKASI Filtrele

Hikaye Ünite / Modül Soruları


Soru 1

"Onu ilk defa gördüğüm zaman dayımın yüzünde hepimizi o kadar çeken ve korkutan o çocuk ifadesinin manasını anladım, diyebilir miyim? Yaşım bu dikkate müsait miydi? Burasını bilmiyorum. Fakat omzuna yavaşça el koyup "Sevgili dayıcığım, beraber oynasak olmaz mı?" demekten kendimi zor almıştım. Şunu da söyleyeyim ki bu tam bir felaket olurdu. Çünkü dayımın bütün ev halkını titreten o korkunç hiddetlerinden birini coşturabilirdim. Atölyeye dayımdan başka kimse giremezdi. Meğerki evin hem uşağı, hem de seyisi ve arabacısı olan Kerim Ağa olsun. Kerim Ağa dayımın iş arkadaşıydı. İkinci memnu mıntıka, dayımın o esnada noksanlarını yahut fazlalıklarını büyük bir gayretle tamamlamağa çalıştığı banyo dairesi -o zamanki adıyla gusülhane veya hamam- idi.

Bu metinde hangi anlatım biçimi ağırlıklı olarak kullanılmıştır?

A) Tartışma B) Öyküleme
C) Karşılaştırma D) Açıklama
E) Betimleme

Soru 2

Yine birlikte oynuyor, okuldan eve birlikte dönüyorduk. Bir gün hava çok sıcaktı. Büyük Hoca, bize yarım günlük tatil verdi. Tıpkı perşembe günkü gibi... Mıstık’la sokağın tozları içinde yavaş yavaş yürüyorduk. Ben terimi silemediğim için yüzüm sırılsıklamdı. Büyük, geniş bir yoldan geçiyorduk. Kenarda yığılmış bir duvarın temelleri vardı. Birdenbire karşıdan iri, kara bir köpek çıktı. Koşarak geliyordu. Arkasından birkaç adam, kalın sopalarla kovalıyorlardı. Bize, “Kaçınız, kaçınız, ısıracak!” diye bağırdılar. Korktuk, şaşırdık. Öyle kaldık. Önce ben biraz kendimi toplayarak “Aman, kaçalım!” dedim. Gözleri ateş gibi parlayan köpek bize yetişmişti. O zaman Mıstık “Sen arkama saklan!” diye haykırdı.

Bu parçada aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi ağır basmaktadır?

A) MizahiB) BetimleyiciC) Açıklayıcı
D) ÖyküleyiciE) Destansı

Soru 3

Türk edebiyatında durum hikâyeciliğinin öncülerinden biridir. Klasik hikâye tekniğinden uzak, kendine has bir anlatım tarzı geliştirmiştir. Bireyin iç dünyasını esas alan eserlerinde çağrışımlardan yararlanarak şiirsel bir üslup kullanmıştır. Hikâyelerinde mekân olarak genellikle İstanbul’u seçmiş; Adalar’a, özellikle de Burgazada’ya önem vermiştir. Burgazada’ya yerleşerek balıkçıları, Ada’nın doğal güzelliklerini, sıradan insanların yaşama sevincini hikâyelerinde işlemiş, anlattığı konuya özgü kelimelerle ördüğü hikâyelerinde yalın bir dil kullanmış, ağırlıklı olarak diyalog ve iç konuşma anlatım tekniklerinden yararlanmıştır. Semaver, Sarnıç, Lüzumsuz Adam, Mahalle Kahvesi, Havada Bulut, Son Kuşlar ve Alemdağ’da Var Bir Yılan, yazarın tanınmış hikâyelerindendir.

Bu parçada kendisinden söz edilen öykücü aşağıdakilerden hangisidir?

A) Memduh Şevket Esendal B) Kenan Hulusi Koray
C) Kemal Bilbaşar D) Sait Faik Abasıyanık
E) Sabahattin Ali

Soru 4

I. Günlerce aradıktan sonra nihayet buldum.
II. Beni soracak olursan, uğraşıyoruz işte.
III. Daha ne iyilikler yapılabilir ki onun için

Numaralanmış cümlelerin hangilerinde isim kullanılmamıştır?

A) Yalnız I.B) Yalnız II.C) Yalnız III.
D) I ve II.E) II ve III.

Soru 5

Bu görseli doğru biçimde hikâye eden metin aşağıdakilerden hangisidir?

A) Emrah dayımın düğününü dün gibi hatırlarım. Tüm köy bir araya gelmişti. Kadın erkek, genç yaşlı, çoluk çocuk herkes ayaktaydı ve sabaha kadar davul zurna eşliğinde eğlenmiştik.
B) Asker uğurlaması vardı o gece. Duvarda büyük bir bayrak asılıydı. Teyzemin kızı bağlama, tanımadığım bir kadınsa tef çalıyordu. Çocuklar desen yaramazlık peşindeydiler. Kimisi oynuyor kimisi halıda yuvarlanıyordu.
C) İlk kez o gün, beş altı yaşlarımda dikkatimi çekmişti ay yıldızlı bayrağımız. Nermin ablanın kınasıydı galiba. Annemler kına türküsüyle dönelerken ben hem onları taklit ediyor hem de onu görmeye çalışıyordum.
D) Bizim oralarda âdettendir. Oğlan evinde “bayrak yemeği” hazırlanır, yemeğin hazırlanmasında neredeyse mahallenin tüm kadınları görev alır ve konu komşu, yediden yetmişe herkes bu yemeğe davetlidir.
E) Bunca yıldır birçok düğüne katıldım. Meydandaki şu dört ufaklık kadar güzel ve uyumlu oynayanı görmedim. Ne yalan söyleyeyim onlara bakmaktan gelini, kınayı unutmuşum.

Soru 6

Yeryüzünde gerek sözle gerekse yazıyla meydana getirilen metinler bilim insanları tarafından iki grupta incelenmiştir. Birinci grupta incelenenler, gerçek hayatla birebir ilişkili gerçek metinlerdir. İkinci gruptakiler ise gerçekle doğrudan değil dolaylı bir ilişki içerisinde olan kurmaca metinlerdir. Birinci grupta incelenen metinler doğrudan gerçek dünyaya yönelir ve hayatın birtakım gerçek ya da muhtemel durumlarını, olgularını betimler. Kurmaca metinler ise yapısındaki özelliklerden dolayı, algılanmasında, kaynak ile alıcının, kendine özgü kuralları olan bir iletişim konumuna girmesini gerektirir. Bu tür metinlerde gerçek hayattan alınan malzeme sanatçının hayal gücüyle yeniden yoğrulur, bir takım sanatsal tasarruftan sonra gerçeğin bir kopyası olarak okuyucuya veya dinleyiciye sunulur.

Bu parçanın anlatımında aşağıdaki anlatım tekniklerinden hangisi ağır basmaktadır?

A) Karşılaştırma
B) Tanık gösterme
C) Sayısal verilerden yararlanma
D) Örnekleme
E) Tanımlama

Soru 7

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük isim değildir?

A) Danışan dağı aşmış, danışmayanın yolu şaşmış.
B) Altın yerde paslanmaz, taş yağmurdan ıslanmaz.
C) Ağacın meyvesi olunca, başını aşağı salar.
D) İyi gitmeyince kişinin işi, muhallebi yerken kırılır dişi.
E) Kaybolan koyunun kuyruğu büyük olur.

Soru 8

Yıllardır bu tozlu, örümcekli karanlığa çıkmamıştı. Işığı gören bazı böcekler kaçıştılar. Korktu, çıkmasa mıydı acaba? Fakat yararlı olacağını düşünmek kuvvetlendirdi onu. Gerçekten yardım etmek miydi bu? Acele etmeliydi öyleyse. Feneri yakın bir yere tuttu. Annesiyle babasının resimleri. Aralarında eski bir ayakkabı torbası, kırık birkaç lamba. Ne kadar da sevmişlerdi birbirlerini? Torbayı karıştırdı ve nihayet aradığını buldu: Mezuniyette giydiği o kırmızı elbise. Nişanda ne giyeceğine karar veremeyen kızı bunu beğenir miydi?

Bu metinde aşağıdaki çatışma türlerinden hangisi vardır?

A) İnsan ile insan B) İnsan ile toplum
C) İnsan ile kendisi D) İnsan ile doğa
E) İnsan ile teknoloji

Soru 9

Doğa seslerine benzer seslerle yapılan taklidî kelimelere “yansıma” adı verilmektedir.

Buna göre aşağıdaki dizelerin hangisinde yansımadan türemiş isim kullanılmamıştır?

A) Çok yaşamayı diliyor siperlerin içinde birbirlerine askerler, hapşırık sesi beklemeden.
B) Acının hası Gönül yükü Hükmü kara bir suskunluk / Uçurum arsızı Güz yorgunu Hüzzam bir hışırtı
C) Çaputtan bebek, tahtadan araba, elmalı şeker, birkaç bilye... Çamurda baktım gözlerim daldı, fırıldak bile vardı.
D) Bir vızıltı geziniyor karanlıkta / Tanıyorum o can sıkıcı sesi / Kâh kulağımda kâh burnumda / Sonbaharın arsız sinekleri
E) Ama inan ki çok oldu geçeli, bitti. Çelimsiz ufacık çıtkırıldım bir ahtı benimki.

Soru 10

Misafirperverliğin, dostluğun ve muhabbetin sembolü olan çay; üşüdüğümüzde, yorulduğumuzda, sıcacık bir dost sohbeti aradığımızda hep yanı başımızdadır. Kullanımı son derece yaygın, yediden yetmişe herkesin, günün her saatinde içtiği bu şifalı bitki, gündelik hayatımızın vazgeçilmez zevkleri arasında. Bir dizi karakterinin dediği gibi “Çay varsa umut var demektir.”

Bu parçada aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Birleşik isim B) Özel isim
C) Çoğul isim D) Türemiş isim
E) Ek fiil almış isim

Soru 11
Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden ayırmak için ........... kullanılır.

- Cümle içinde ara sözleri veya ara cümleleri ayırmak için ara sözlerin veya ara cümlelerin başına ve sonuna ........... kullanılır.

Aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangisi bu boşluklardan herhangi birine getirilemez?

A) eğik çizgiB) virgülC) nokta
D) yay ayraçE) kısa çizgi

Soru 12

(I) Karbon atomlarından oluşan elmasın atom yapısı farklıdır. (II) Kayda değer bir özelliği, sıcağı en iyi ileten madenlerden biri olması iken diğer bir özelliği dünyadaki en sert cisim olmasıdır. (III) Renksiz elmasların yanısıra yeşil, pembe, mavi, kanarya sarısı ya da siyah elmaslar da vardır. (IV) Bir elmasın tüm güzelliğinin ortaya çıkması için kesilip cilalanması gerekir. (V) Elmasın adı Yunanca “yenilmez ve yola getirilmez” anlamına gelen “adamas” sözcüğünden türemiştir.

Numaralanmış cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmıştır?

A) IB) IIC) IIID) IVE) V

Soru 13

Okuyorum. Boş kaldıkça dükkânımda, geceleri evimde hep okuyorum. Fransızca, anlayabildiğim kadar Yunanca, elime geçtiği kadar Türkçe… Daima okuyorum. Dediklerim hep sevdiğim bilim insanlarının, yazarların görüşleri.

Bu parçadaki sözcüklerle ilgili,

I. “yazarların” sözcüğü 3. çoğul şahıs iyelik eki ile çekimlenmiştir.

II. “Yunanca” sözcüğü türemiş bir özel isimdir.

III. “dükkânımda” sözcüğü iki farklı türde çekim eki almıştır.

IV. “görüşleri” sözcüğü soyut bir cins isimdir.

yargılarından hangileri yanlıştır?

A) Yalnız I.B) Yalnız III.C) II ve III.
D) II ve IV.E) III ve IV.

Soru 14

Cumhuriyet Dönemi öykücülerinden Mustafa Kutlu’nun eşyaya ve insana yerleşik bakış açılarını reddeden bir yaklaşımla kaleme aldığı hikâyelerinden oluşan “Yoksulluk İçimizde”; hem nev-i şahsına münhasır bakış açısı hem de tahkiye tekniği bakımından kendisinden önce yazılmış hikâye kitaplarından ayrışır. Dikkatli bir göz, “Yoksulluk İçimizde”yi oluşturan hikâyelerin kendi içinde bir bütün olduğunu, hikâyeler birleştirilince de eserin başlı başına bir bütün olduğunu hemen fark edecektir. Eserdeki hikâyelerin kahraman kadrosu ve verilmek istenen mesajları birbiriyle bağlantılıdır. Bu bakımdan incelenince eseri hikâyelere bölünmüş bir roman olarak tavsif etmek pek de yanlış olmayacaktır.

Parçaya göre Mustafa Kutlu’nun “Yoksulluk İçimizde” adlı hikâye kitabının bir romana benzemesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A) Eserin eşyaya eleştirel bir bakış açısıyla oluşturulması
B) Daha önce yazılmış hikâye kitaplarından farklı bir üslupla kaleme alınmış olması
C)

Kitabı oluşturan hikâyelerin bir bütünlük oluşturması

D)

Hikâyelerdeki şahıs kadrosunun roman kahramanları gibi detaylı bir şekilde anlatılması

E)

Eserde işlenen konu ve motiflerin özgünlüğü


Soru 15

I. Ömer Seyfettin, Orhan Kemal, Haldun Taner ve Bilge Karasu gibi isimler modern hikâyeciliğin edebiyatımızdaki başarılı temsilcilerinden birkaçıdır.

II. Hikâyelerde duygulandırmak ve heyecanlandırmaktan çok, düşündürmek esastır.

III. Modern hikâyenin ortaya çıkmasında realizm akımı çok etkili olmuştur.

IV. Hikâye; kişiler, olay örgüsü, çatışma, konu, tema, anlatıcı ve bakış açısı gibi unsurlardan oluşur.

V. Hikayeler; mektup, günlük, anı, gezi yazısı biçiminde kurgulanabilir.

Numaralanmış cümlelerin hangisinde hikâye türü ile ilgili yanlış bir bilgi verilmiştir?

A) I.B) II.C) III.D) IV.E) V.

Soru 16

Hikâye, roman, tiyatro, anı, fıkra gibi birçok edebî türde eser veren Refik Halid Karay (1888-1965), güçlü gözlem yeteneği ve kendine özgü üslubuyla Türk edebiyatında olay hikâyeciliğinin önde gelen temsilcilerinden biri olmuştur. Anadolu’yu konu edinen hikâyelerin yanı sıra Orta Doğu insanının töre ve yaşamını anlattığı, dış dünyada olup bitenleri merkeze alan hikâyeler de yazmıştır. Gurbet temasını, öykülerinde başarı ile işlemiştir.

Bu bilgilere göre aşağıdaki metinlerden hangisinin Refik Halit Karay’a ait olduğu söylenemez?

A) Kasabanın her tarafından gelen elleri sepetli, sırtları zembilli, karnı acıkmış, aceleci bir halk, önüne gelen tezgâha eğilerek rast geldiği balığı kavrayıp koklayarak her dükkândan fiyat sorarak uzun uzun dolaşıyordu.
B) Tokmakların derin gümbürtülerle kalkıp indiği dibek taşları önünde kızlar buğday dövüyor, çeşme başında kadınlar ta yarı yola kadar bakraçlar, çuvallar, tekneler yaymış, bulgur yıkıyor, güneşli meydancıklarda çorap ören ihtiyarlar serili taneleri bekliyordu.
C) Neredesin? Ben bir çukurdayım, yok hayır odamdayım. Hani bilirsin her tarafı kelimelerle çevrili odamda. İçimde hep sen, hep başkaları. Ben diyorum başkaları olmadan, başkalarına tutunmadan, ben benimle böyle yapayalnız dışarı adım atamam.
D) Halep’te güneş, taş duvarlı ak sokakların cenderesine tıkandığı için bir nevi ışık dumanıdır. Duman gibi fazla koyu, boğucu, âdeta isli, göz yumdurucu ve şaşırtıcıdır.
E) Şimdi onun da kuşaklı entarisi, ceketi, takkesi vardı. Saçlarının ortası, el ayası kadar sıfır makine ile kesilmiş, alnına perçemler uzatılmıştı. Gurbette deri gibi sert, yayvan tandır ekmeğine de alışmıştı.

Soru 17

Kelimelerden her ikisi veya ikincisi, birleşme sırasında anlam değişmesine uğradığında bu tür birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde birleşik sözcüklerin yazımı ile ilgili bir yanlışlık vardır?

A) Ne zamandır keçiboynuzu yemedim.
B) Bir alinazik yapar ki yeme de yanında yat.
C) Üzerinde yavruağzı bir kazak vardı.
D) Ahırın her yanında atsinekleri uçuşuyor.
E) Akşamsefaları, adı üzerinde, gece açar.

Soru 18

(I) İstanbul tarih boyunca pekçok uygarlığa ev sahipliği yapmış bir kent. (II) Nitekim günümüze odaklandığımız da bile farklı kültürlerden birçok insana ev sahipliği yaptığı görülüyor. (III) Ancak İstanbul’un yanlızca insanları değil başka canlı türlerini de barındırdığını hatırlamak gerekiyor. (IV) İşte Yunuslar, İstanbul’la özdeşleşmiş bu canlıların başında gelir. (V) Yunusları, özellikle eylül-ekim ve haziran-temmuz aylarında küçük gruplar hâlinde Boğaz’da yüzerken görebilirsiniz.

Numaralanmış cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yoktur?

A) I.B) II.C) III.D) IV.E) V.

Soru 19

Aşağıda ayraçla gösterilen yerlerden hangisine kesme işareti getirilemez?

A) Diğer maddelerin bir kısmının, c ( ) nin ise tamamının altını çizdim.
B) Türkiye Türkçe ( ) sindeki bir diğer kural, iki ünlünün yan yana gelmemesidir.
C) BM ( ) ye oy birliği ile yeni bir genel sekreter seçildi.
D) Halit Ziya Uşaklıgil’in Mai ve Siyah’ı 1897 ( ) de tefrika edilmiştir.
E) Bahçeden 2 ( ) nci kata doğru seslenmiş.

Soru 20

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soyut isim vardır?

A) Böyle sabahlarda, daha gün doğmadan, anası yayığın ilk tereyağı topağını ona verirdi.
B) Sadece asker ve subaylarla değil cephane, erzak ve hayvanlarla da dolu olan Gülcemal adlı vapur yüzen bir şehir gibi uzaklaşmaya başladı.
C) Halının üzerinde bağdaş kurup aklından ertesi gün yapılacakları geçiriyordu.
D) Köşeyi dönerken rastladığım bir duvar resmi sanki büyüdüğüm sokağın kuş bakışı bir çizimiydi.
E) Odaya, açık pencerelerden dalga dalga sıcak bir rüzgâr giriyor ve yüzlerimize bahçedeki çiçeklerin kokusunu ulaştırıyordu.
Seçilen
Soru
Sayısı
0
1234...5
5 Sayfada Toplam 81 soru listeleniyor